Bütün hastalıkların temel nedeni ruhumuza kodlanan duraklardır. Kodlanan her bir kök sorun bizim zihnimizi bir durakta bırakır. Benzer her bir durak gördüğümüzde bilinçaltımız bizi direk oraya götürür ve tehlike var sinyalini gönderir.
Bilinçaltı, bizi korumaya odaklandığı için bildiği üç komutu sinir hücreleri vasıtasıyla anında devreye sokar.
Bunlar; savaş, sıvış ve don komutlarıdır.
Tehlikenin durumuna göre tavır alan Bilinçaltı bazen de karşımıza çıkan fırsatları tepmemize neden olur.
Bilinçli zihnimize dönüşmek için çaba sarfedersek hem geçmişin kodlu duraklarından kurtulur hem de bizim için olumlu sonuçlar verebilecek fırsatları da tepmemiş oluruz.
Peki nasıl?
Psikolojik destek alarak yenilenebilir ve daha güzel sürdürülebilir bir hayata kavuşabiliriz.
Artık hepimizin, ne yazık ki toplumda var olan “ben deli miyim” bakış açısından kurtulmamız gerekiyor.
Hem, şaka bi yana delilik dediğimiz kavram tam olarak nedır derseniz; tam olarak şudur:
Delilik veya çılgınlık, ortak değerlere ve davranma şekillerine sahip olan bir toplumun normlarına riayet etmeyen bireyi tanımlayan damgalıyıcı bir kategoridir. Bu nedenle, delilik, tıbbî anlamdan çok bir toplumsal kimlik olduğu düşünülür.
Toplumsal bir kimlik olduğuna göre bunu belirleyen de yaşadığımız toplumsal çevremizdir.
Kısaca bazen hepimiz kavşaklarda bulunan ve bize uymayan yollara sapmış olabiliriz. Bunun için yapmamız gereken tek şey navigasyonumuzu yeniden ayarlamaktır.
Ruh sağlığımız için de yeni bir navigasyon veya bize REHBERLİK yapabilecek donanımlı insanlara ihtiyacımız var.
Unutma!
Yeni bir hayat için YENİ bir yola ihtiyacın var.
Yolları bilmiyorsan bir bilene danış.
Seyfettin YILDIZ